En son yine Baku'deyken yazmak gelmis aklima. yilin basi. Neredeyse 1 yil olmus. Ayda yilda bir yaziyorum iste.
Simdi "inanin vaktim yok" desem inanirsiniz. Ama yemeyin böyle numaralari. Suraya yazi yazmak, öncesi sonrasi toplasan 15 20 dakika surer. O yuzden vakitle ilgili bir sikintimiz yok.
Sagda solda seyahatla ilgili bloglar göruyorum, okuyorum. Lan o kadar geziyorum söyle adam akilli, dise dokunur bir sey yazmiyorum, yazamiyorum diye icerlenirken buldum kendimi burada. Dedim "oglum ezdirmeyin lan kendinizi, lan canavar gibi blogunuz var lan" Git yaz iste, elini kolunu baglayan mi var? Yok. Ama gezilerden anlatacak cok sey yok elimde. Iste, otel - havaalani - sistemler - oteler - havaalani - server - musteri. Sikilirsiniz. Bu "i" ile yazilacak kelime degil sikilirsiniz. Kusura bakmayin, gecenin 02:23 u, ayarladan turkce klavye ekle, bilgisayari yeniden baslat, blogu ac... olacak is degil.
Simdi yazarken farkettim, hep kendimle ya da sizinle konusur gibi yaziyorum buraya yazdiklarimi. Uc assagi bes yukari ayni kalipta cumleler. Bunun edebi bir karsiligi var mi bilmiyorum ama sadece bu sekilde yazmayi biliyorum. Aslinda yaptigim is yazmak degil. Burada oturmus kendi kendime konusuyorum, bir yandan da parmaklarim gereken tuslara basiyor. Baska turlu yazi nasil yazilir bilmedigimden oluyor.
Ne anlatmaya gelmistim buraya? Hah... gezi, seyahat yazilari... Blogu acarken ki amacim Malmö'deki hayatimi anlatmakti. Baktim Malmö'de hayatin öyle cok anlatilacak yani yok -Burada parantez acmak istiyorum. Bu demek degil ki Malmö'de hayat sikici (sikilmak fiili, Turkce olmayan klavyede bir kez daha karsimizda- ben cok seviyorum Malmö'deki duzeni. Bana uyuyor inanilmaz bir sekilde. Anlatilacak bir yani yok derken ki kastim, surekli ilginc bir sey olmuyor Malmö'de. 1000 yildir ayni duzen. Ben tasindiktan sonra da inanilmaz bir degisim olmadi. Ilk zamanlar ki yazilarimi okuyun isterseniz, 3 assagi 5 yukari ayni su an ki haysat.
Sonra dedim, gitttigim yerler hakkinda göruslerimi yazayim. Fikir olarak yani. O an parlak bir fikirmis gibi geldi. Ama ne yazayim yani? Bilmiyorum. Geziyorum, göruyorum. Resim filan cekiyorum ama nasil anlatayim? Bilmiyorum. Bilsem anlatirim, bu kadar tiri viriya gerek yok.
Baktim son yazdigimi Baku'de yazmisim. Su an yine Baku'deyim. Olmayacak saate ucak koymuslar onu bekliyorum. Maksat vakit gecsin.
Fikirlere acigim. Sununla ilgili yaz deyin, denerim. Denemeyeni kovalsinlar.
Simdi "inanin vaktim yok" desem inanirsiniz. Ama yemeyin böyle numaralari. Suraya yazi yazmak, öncesi sonrasi toplasan 15 20 dakika surer. O yuzden vakitle ilgili bir sikintimiz yok.
Sagda solda seyahatla ilgili bloglar göruyorum, okuyorum. Lan o kadar geziyorum söyle adam akilli, dise dokunur bir sey yazmiyorum, yazamiyorum diye icerlenirken buldum kendimi burada. Dedim "oglum ezdirmeyin lan kendinizi, lan canavar gibi blogunuz var lan" Git yaz iste, elini kolunu baglayan mi var? Yok. Ama gezilerden anlatacak cok sey yok elimde. Iste, otel - havaalani - sistemler - oteler - havaalani - server - musteri. Sikilirsiniz. Bu "i" ile yazilacak kelime degil sikilirsiniz. Kusura bakmayin, gecenin 02:23 u, ayarladan turkce klavye ekle, bilgisayari yeniden baslat, blogu ac... olacak is degil.
Simdi yazarken farkettim, hep kendimle ya da sizinle konusur gibi yaziyorum buraya yazdiklarimi. Uc assagi bes yukari ayni kalipta cumleler. Bunun edebi bir karsiligi var mi bilmiyorum ama sadece bu sekilde yazmayi biliyorum. Aslinda yaptigim is yazmak degil. Burada oturmus kendi kendime konusuyorum, bir yandan da parmaklarim gereken tuslara basiyor. Baska turlu yazi nasil yazilir bilmedigimden oluyor.
Ne anlatmaya gelmistim buraya? Hah... gezi, seyahat yazilari... Blogu acarken ki amacim Malmö'deki hayatimi anlatmakti. Baktim Malmö'de hayatin öyle cok anlatilacak yani yok -Burada parantez acmak istiyorum. Bu demek degil ki Malmö'de hayat sikici (sikilmak fiili, Turkce olmayan klavyede bir kez daha karsimizda- ben cok seviyorum Malmö'deki duzeni. Bana uyuyor inanilmaz bir sekilde. Anlatilacak bir yani yok derken ki kastim, surekli ilginc bir sey olmuyor Malmö'de. 1000 yildir ayni duzen. Ben tasindiktan sonra da inanilmaz bir degisim olmadi. Ilk zamanlar ki yazilarimi okuyun isterseniz, 3 assagi 5 yukari ayni su an ki haysat.
Sonra dedim, gitttigim yerler hakkinda göruslerimi yazayim. Fikir olarak yani. O an parlak bir fikirmis gibi geldi. Ama ne yazayim yani? Bilmiyorum. Geziyorum, göruyorum. Resim filan cekiyorum ama nasil anlatayim? Bilmiyorum. Bilsem anlatirim, bu kadar tiri viriya gerek yok.
Baktim son yazdigimi Baku'de yazmisim. Su an yine Baku'deyim. Olmayacak saate ucak koymuslar onu bekliyorum. Maksat vakit gecsin.
Fikirlere acigim. Sununla ilgili yaz deyin, denerim. Denemeyeni kovalsinlar.