18 Ocak 2013 Cuma

Ekmek parası

Bir gece hayatı yazıyoruz, bir müdürle yemek. Bir kayağa gidiyoruz, bir arkadaşlarla içmeye. Yok bisiklete biniyoruz, yok diskoya gidiyoruz... İyi de demezler mi, birader sen oraya çalışmaya gitmedin mi? İşin gücün yok mu? Hep mi bal kaymak?

Eh, değil tabi. Arada sırada işe gittiğimiz de oluyor. Yine sabah 8 de kalkıyoruz merak etmeyin o kadar da değil. Az mı çalışıyorum? Sanmam, eskiden çok çalışıyor olmamla ilgili bence, az çalışıyor olduğumu sanmam. Yoksa iş çok. Burada tek fark, iş, iş zamanı bitiyor. Daha bugün sohbet ederken, işte Türk çalışma tarzıyla, şu an ki durumu karşılaştırırken aynı şu söz geçti "When it is weekend it is weekend". Alışık değil tabi bünye, çarpıyor.

Gezip tozmadığın, içip coşmadığın vakitler ne yapıyorsun derseniz, burada yeni bir departman kuruyoruz denilebilir. Service and support. Üretip sattığımız ürünler hakkında teknik destek veriyoruz. Sistem tasarlayıp gidip yerinde kuruyoruz. Çalıştırıyoruz... "Bozulursa garantisi biziz abi" diyerek müşteriye teslim ediyoruz.

Bir yandan da bu hizmetleri, daha düzgün, daha doğru ve tabi ki daha karlı nasıl verebiliriz, onunla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Normalde sahada geçen bir iş ama işte şansıma sahaya bir kere çıktım sadece yeni işimde.

Saha işi dışarıdan bakıldığında çok iki uç noktada gözükür. Ya "uff hacı, orası mükemmel bir yer, çok imreniyorum senin işine"dir ya da "orası da hiç çekilmez abi, sıkılmıyor musun oralarda ne işin var?"dır.

Taktir edersiniz ki, hiç bir şey öyle dışarıdan görüldüğü gibi değildir. Ya da biraz kafanız çalışıyorsa, hiç bir şeyin bu kadar siyah veya beyaz olamayacağını tahmin edebilirsiniz. Temmuzda, bir haftalık Antalya işi, bir çok kişi için bedava tatil anlamına gelebilir mesela, ama tatilin tadı öğlen sıcağında asfalta ayak basmanızla biraz kaçabilir. Kışın ortasında Erzurum'a gitmek pek parlak bir fikir gibi gözükmeye bilir ama hafta sonunu birleştirip Palandökende karın tadını çıkarabilirsiniz. Gittiğiniz yerlerden bağımsız olarak, saha işi her zaman ortalama bir ofis işinden daha zevklidir bence. Bir kere hareket serbestliği vardır. Hiyerarşi yoktur. Nereye giderseniz gidin hep ilginç insanlarla karşılaşırsınız. Bir hikayeniz olur. Biraz şanslıysanız, güzel arkadaşlıklar kurarsınız.

Hep bu kadar toz pembe midir? Tabi ki değildir ama biraz kirden kimseye zarar gelmez bence. Hatta faydası bile vardır. Sabrınız güçlenir. Sosyal yaşamınızdaki bazı şeyleri daha kolay kabul edersiniz çünkü çok daha kabul edilmezinin kavgasını edip kaybetmişsinizdir. İnsan sarraflığı diye bir şey varsa eğer, işte onun şahı, padişahı olursunuz. Sinirleriniz biraz yıpranır. Bir süre sonra oteller hoşunuza gitmeye başlar ki, bence bu cidden kötü bir alışkanlıktır. Eh tabi biraz da yalnızlığa alışırsınız. Hoşunuza bile gitmeye başlayabilir.

Bir yaşa kadar, ki herkesin kendi limiti vardır: eminim hepinizin çevresinde 60 yaşında şantiye şefleri vardır, çekilir bir iştir. Eğer aynı sektörde devam edecek, bir şeyler yönetecek pozisyonların peşinde koşacaksanız bence mutlaka tatmanız gereken bir lezzettir. Acısıyla tatlısıyla.

Yaptığım işlerden, pozisyonumdan bağımsız olarak, gelişmiş, sosyal adaleti sağlamış ülkelerde çalışan olmak gerçekten de o kadar zor değil. Çalışmanız gerektiği kadar çalışıp, eğlenmeniz gerektiği kadar eğleniyorsunuz. O yüzden burada hep sanki sürekli eğleniyormuşuz gibi bir intiba bırakmış olabilirim blogda.

Bugün cuma, malum.. ne dedik yazının başında? When it is weekend it is weekend!
Tadını çıkartın!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder