26 Aralık 2012 Çarşamba

Nattliv

Malmö'nün gece hayatı... Bugün iddalı bir konumuz var. Daha önce de bir iki akşam çıktık dışarı ama dün gece dedim ben bu işe detaylıca bir el atayım... Birkaç kişi 25 Aralık akşamı hakkında, bütün Malmö sokakta olacak kaçırma demişti, o gazı aldık; bir de yılbaşı için misafirimiz geliyor... Fizibilite yapmak lazım.

Googledan bir iki ön çalışma, önceden biliyoruz az biraz, üzerine bir de arkadaşlara sorduk nedir ne değildir; çalışmamızı yapıp attık kendimizi sokağa.

Malmö ile ilgili en sevdiğim unsurlardan birisi, en uzak yerin yürüyerek 20 dakika da ulaşılabiliyor olması. Evden merkez, restorandan bar, bardan gece kulübü, gece kulübünden ev... Her yere yürüyerek ulaşabilmeniz mümkün. Hele bir de benim gibi yürümeyi seven bir insansanız, ulaşım sıkıntınız yok denecek kadar az. İnanın otobüsle bir yere gitmek bazen daha uzun sürüyor. İşte böyle her yer birbirine yakın olunca bir gecede 4 5 yer değiştirebiliyorsunuz. Özellikle Lilla Torg'da yanyana en az 4 5 tane yer var.

Fagans; Foursquare de bile major oldum dün... 4 5 kere gitmişimdir. Genelde ilk durağım orası. Yemekleri güzel, barmenin birinin muhabbeti, diğerinin kendisi güzel, standart Irish pub. Tek eksisi barda tabüre olmaması... Artık ona da kızıl saçlı barmeninin hatırına katlanıyoruz.

Victors: Lilla Torg'un iki lounge barından birisi; ben cidden pubları daha çok seviyorum ama işte dedim ya dün gece mesaimiz farklıydı. Buraya da daha önce turist olarak geldiğim dönemlerde erken saatlerde uğramıştım ama bu sefer gerçekten çok daha farklıydı Bir kere cidden kalabalıktı. böyle yerleri biraz pub için geç, kulüp için erken olduğu vakitler de tercih ediyor İskandinav insanları. Tam ara geçiş... Çok anlatılacak bir yanı yok. Barmeni Türk. İşletmecileri de Türk galiba. Ama böyle bir yere gidilmek isteniyorsa tek tecih... Koi.

Koi, dediğimiz yer alt katı sushi restoranı üst katı bar olan bir ilginç mekan. Son dönemin gözdelerinden. Dün gece tercih etmememin tek sebebi kapısının önündeki kuyruk. İsveç ile ilgili anlamadığım noktalardan birisi. Yemek mi yiyeceksin? "Wait to be seated". Mekana mı gireceksin? "Wait on the line" İnsanları bekletmeyi seviyorlar. Hani karşılaştırmayı sevmem, biz de kebapçıya gideceksin de, iki dakika bekleyin arkadaş sizinle ilgilenecek diyecekler? Bir kere adama ciğer kaldı mı diye sordum da, kendiminkini keser pişiririm abi! dedi. Ayakta bekletmeyi siz düşünün artık.

Gelelim dün gecenin ana yemeğine... Victors'dan çıktık. Duyduğumuz, bildiğimiz yerlere tek tek girip bakacağız, yılbaşın için rezervasyon yapılıp yapılmadığını öğreneceğiz. Güya. Güya diyorum çünkü az önce anlattığım kuyruk kabusu her yerin önünde... Malmö'deki herkes sokakta olsa, bak herkes diyorum, yine o kadar kuyruk olmaz toplamda. Neyse dedik, çektik sineye, en yakın mekanın önünde bekliyorum. Geldik kırmızı kadife halatın önüne, gerçi bende de hata var ama neyse, abim demesin mi ayakkabılar uygun değil diye... O geceye özel kıyafetle ilgili bir kaç kural varmış, gavurun dress code dediği... neyse dedik dün gecenin ilk tweetini attık,

"@alinehiryucel senin icin cektigim cileyi görsen oturur aglarsin ;)"

Geceyi rezil etmeye gerek yok dedik yürüdük en yakındaki diğer mekana, bu sefer kuyruk yok, dedim işte şans geri dönüyor... Bu sefer de kapıdaki adam kimlik demesin mi? Şimdi tamam dışarı çıkarken kimlik taşınır da, almamışız işte yanımıza. Dedim bu yaşla ilgili bir problem mi? Evet demesin mi? Güldüm, sence kaç yaşındayım diye sordum... Uzatmadan devam ettim. Yapacak bir şey yok.

İki mekana girememiş olmanın, hatta birisinde yarım saate yakın kuyruk beklemiş olmanın verdiği can sıkıntısına yenik düşmeden, aslında gecenin nihai hedefi olan, büyün eleştirmenlerden, eleştirmen dediysem bizim ofisteki gençler işte, tam not alan HIPP'in kapısına geldik. Benim az önce beklediğim kuyruk değil, kuyrukcukmuş. Sanki derbi var içeride de onun sırasını bekliyoruz... Hatalarından ders almış bilinçli bir genç olarak, gittim kırmızı kadife halatların orada sağa sola direktifler veren, cantileri çekmiş, elinde rezervasyon listesi, kulağında telsiz kulaklığı ile, normalde ciddiye alıp iki kelam etmeyeceğin kılıktaki, ama o an, o dakika oranın müdürü olan elemana efendi gibi sordum. Bak dedim kılık kıyafet bu, olur mu? Olur. Güzel. Dedim kimliğim de yanımda değil bak bu kadar bekletip içeri almazsan sorun çıkartırım, neyse eleman anlayışlı çıktı, sen 21 yaşından büyüğe benziyorsun dedi gülerek.

Başladık beklemeye... dün de söyledim, hadi erkeklerin motivasyonu belli de, o kızlar o kuyruğu neden bekler arkadaş? Aynı motivasyon desen, değil, içerisi çok matah bir yer desem, işte gürültülü, tıklım tepiş bir yer. Uzunca bir süre bu düşüncelerle bekledik. Şimdi hepiniz aklındaki soruya geliyorum, panik yapmayın...

Abi kızlar güzel mi?

Evet abim, kızlar güzel. Çok güzel hatta. İşte sosyal adalet böyle küçük ayrıntılarda gizli. Şimdi kadın erkek eşittir yalanını geçersek, o kadının ve benim aynı anda aynı hizmeti almak için aynı sırayı bekliyor olmamız dünyada çok az ülkede gerçekleşir.

Böyle böyle sosyal tespitler ışığında girdik içeriye. Gerçekten söylenildiği kadar varmış. Zaten tarihi bir binayı dekore etmişler yeniden. Yüksek tavan, işlemeler, Avizeler filan... Olmuş diyebiliriz. Yılbaşı için de en iyi alternatif olarak cebimize koyduk. Geceyi İsveç standartlarına göre biraz erken kapattık ama, yine de başarılı bir fizibilite çalışması oldu. 

10 Aralık 2012 Pazartesi

63° 11' 0" N

Örgun egitimden akilda kalan sacma bilgi kirintilari... Kuzey kutup dairesi 66 derece 44 dakikadan gecer. Kuzey kutup dairesinin kuzeyinde 6 ay gece 6 ay gunduzdur.

Daha dun bir bugun iki, yeni patron egitim icin Östersund'a gideceksin siki giyin deyince o kucuk bilgi kirintilari bir anda cikti corbanin yuzeyine. Baktik haritadan, baslikta yaziyor 63 derece 11 dakika kuzeyde, kuzey kutup dairesinin 3 paralel altinda bir yer Östersund. Sözluk uzerinden cevirince Dogu kanali demek. Isvecin 5. buyuk golunun kiyilarinda bir kent. Detaya gerek yok yil olmus 2012 herkes vikipedya kullanmayi biliyor diye varsayiyorum.

Soguk olacagi aklimin bir kosesinde de merdivenden terminale kadar da usumeyiz dedim, mont elimde indim ucaktan. Fazla abartiya mecaz-i mursele gerek yok. Usudum. Cok usudum. Bu mevzuya ilerde de deginecegim...

Sabah 9:30 daha ucaga binmeden arayip rezervasyon yaptirdigin taksi elinde Cihan tabelasiyla bekliyor. Yazdirana kadar kicinin cikmis olmasini o anki konforu dusunerek es geciyorsun. Yes.. -Charlie India Hotel Alpha November- Yes.. Cihan.. C as pronunced in G... Yalniz bu iste bir gariplik var. Tabelayi bildigin guzel iskandinav kizi tutuyor. Bu bir hosgeldin jestidir kesin diyorsun. Elinden valizi almaya calisip taxi is that way diyor... Tövbe. O valizi orada birakirim gene de sana tasitmam ablam. Arabayi da ben sureyim istersen sen keyfine bak arkada...

Yemyesil, bembeyaz. Beyaz. Alabildigine beyaz ve sessiz. Tertemiz bir hava. Tipi firtina da yok sansimiza gunes vurdukca parliyor bembeyaz kar. Gölun kiyisinda dedim ya, hayatimda ilk defa donmus göl gördum 26 yasimda. Bildigin uzerinde araba gidebilen, paten kayilabilen, discoveryden bildigimiz donmus göl. Sasirdim. Hani hep anlatiyorlar 55 te bogaz donmus. Hani kafada canlandiriyorsun ama bir seyler eksik kaliyor.. Iste onu tamamladim bugun.

Can sikici ofis kismini geciyorum. Egitimdi, power line communication du, fast fourier transform du. Durduk yere canimizi sikmayalim.

Aksam oluyor. Egitim veren abim bugun gec oldu artik yeter bence dediginde saat 17:33 du. Evet evet. Mesai 17 de bitmis, 17:33 artik cok gec olmustu. Baya sövdum o ara Turkiye'ye. Tekrar etmeye gerek duymuyorum.

Otele geldik, dus mus filan. Turk genci durur mu? Tanismak, kaynasmak ister! Dedim bir tur atalim bakalim nedir ne degildir. Giydim termal icligi, yun corabi, ici yun paltomu cektim uzerime "Havasi sert insani mert Sivas'tan geldim oglum ben" buraya dikkat, ne kadar soguk olabilir ki, iyi giyindik iste, diyerek kendime ciktim disari. Normalde usumek biraz zaman alir bir 10 dakka falan o sogugu yemeniz gerekir. 10 saniye surdu ya da surmedi termak icligin altindan bacaklarimin usudugunu hissetmem. Neyse dedim cektim sineye, zaten kucuk bir yer bir iki bakayim ne var ney yok, bir yemek yer dönerim otelime modunda meydana dogru yurudum. O kadar laf ettik soguk diye filan ama en tatli tabiriyle cici bir yer. Malmö biraz daha sehir. Gördugum en kral noel agacini burada gördum mesela. Alismamisiz hosumuza gidiyor böyle seyler. Sakin beyaz ve sessiz. Soguk. Elbette biraz da soguk.

Biraz isinalim biraz karnimiz doysun belki iki de muhabbet döner diye kendimizi ilk gördugumuz pubdan attik iceri. Isindik, karnimiz da doydu. Muhabbet olmadi ama bol bol dinledik. Malmöluler de demisti, biz cok kaba konusuyoruz, kuzeyliler bizimle dalga geciyor diye. Gercekten öyle, meger Isvecce kaba bir dil degilmis. Uzatmadan bir iki biraz biraz cerez ciktik geldik. Yolda da su resmi görduk... Yorum sizin... Östersund... 66'ya 3 kala. Istanbul City Grill&Kebab. Isvec. 

8 Aralık 2012 Cumartesi

Turist Ömer

Haftadan... haftaya.. gibi olmasin istiyorum tabi de; cok istedigim gibi yazamiyorum o yuzden böyle uzun suruyor yazmasi.

Bugun biraz Malmö hakkinda neler dusunuyorum, onu yazicagim.

Daha önce 3 5 defa geldik buralara, az biraz biliyoruz tursist olarak. Ama iste daha önce turist olarak geldigin sehirde yasayan olmak biraz degisik, garip.

Sehrin merkezinin Triangeln, Lilla Torg oldugunu biliyorsun mesela ama baska nerede ne var pek haberin yok. En güzel cheesecake Lilla Torgdaki Pronto"nun yaptigini biliyorsun ama baska alternatifleri denemedin. Sorsalar cumartesi aksami icin bira icilecek en az 5 mekan sayarsin ama millet nerede takiliyor bihabersin. Biradan sonra takilmak icin en havali mekanin Koi oldugunu biliyorsun ama daha önce hep oraya gittin, insan bu merak ediyor baska ne var diye... Bu liste uzar gider.

Demek istedigim sehri ögrenmek istiyorum. Sodergatan uzerinden Gustav Adolftorg'a herkes cikar. Ben burada neler oluyor, biraz onun pesindeyim. Daha bir hafta oldu, ev tuttugum yer ve otelin oldugu yerden baska cok fikrim yok Malmö'de neler oluyor hakkinda. Pazarteside kuzey kutbuna dogru gidiyorum kader bu ya...

Mesela gecen pazar futbol oynamaya bir yere gittik, inanmazsiniz, Turkiye'de olsa benim diyen futbol asigi, yok aga orasi cok uzak... derdi. Degdi mi? Degdi. Yine de zor zanaat. Sonra gecen gun, Yanlis otobuse binmisim, garip bir yerde son durak..."trafik i fin" dedi durdu otobus. Kar var, Atlar var, bir kac ot var. Bir de ben varim. Karsi duraga gectim, otobusun kac dakika sonra gelecegini yazan dijital tabela var, kar var, at var, ben varim.. Allah'in unuttugu yere, söyledigi zamanda otobus gelen durak yapmis gavur, dedim icimden. Gerci disimdan desem de birtek atlar vardi duyacak. Ankara'da olsa korkarim inmem otobusten. Böyle kucuk seyler, yeni gelenler icin buyuk maceralar.

Anahtarimida aldim bugun. Dunya tatlisi Bosnali evsahibimden. Bir insan dusunun savasin icinde dogmus ama sadece guluyor. Sadece. Ablam mutlu. Sadece o degil. Herkes mutlu. Sokakta, markette, ofiste, otelde. Insanlar mutlu. Giden gelen bir cok kisi anlatirdi. insanlar guler yuzlu diye; sadece yuzler gulmuyor bence. Ruhlar mutlu. Hafta boyu ofisteki insanlarin ofislerine misafir oldum.. adam vergileri anlatiyor mesela, can sikici bir konu, toplum, devlet.. artik ne isterseniz onu deyin, öyle guzel kullaniyor ki o vergileri; adam onu bile mutlu anlatiyor. Gerisini siz dusunun.

Neyse konu sapti. Turistten, yerliye gecis biraz bence biraz zor. Surekli yasadiginiz yerde bir haftaligina gelen birinden daha cok bir seyler bilmek istiyorsunuz ister istemez. Neyseki ögrenmeye aciz. Ve daha da guzel ki ögretmekten cekinmiyorlar... 

1 Aralık 2012 Cumartesi

Su bir

1 Aralik 2012. 12121 buranin tarih duzeniyle. Bir seylere baslamak icin guzel bir gun.

Yeni bir ise, yeni bir bloga, yeni bir hayata. Henuz evim yok. otelden yaziyorum bu ilk yazimi. Kendime söz vermistim. tasininca gunluk yazmaya basliyacagim, gorduklerimi, yasadiklarimi. dusuncelerimi bir yerlere kayit edecegim sonra okumak icin diye. Blogger bunun icin guzel bir yer.

Aslinda dun geldim. Valizleri tasi, buna sonra deginecegim, ofise git, kayilar, bilgisayar, tanismalar filan derken ancak firsat oldu.

Malmö hep bildigim gibi. Guzel. Birde uzerine noel coskusu sarmis dort bir yanini. Sorsan soguk. sikici insanlar dersin Iskandinavlar icin. Havada sansima cok kotu degil. Ruzgarsiz. Ruzgar yokken o kadar kotu olmuyor diyorlar zaten buradakiler. Tadi kacar mi? Bence bir kac gune kacar. Her guzelin bir kusuru var...

Guzel demisken... Neyse bu konuya sonra ayrica deginecegim!

Aksam calistigim sirketin noel partisi var. Dedim ya guzel bir baslangic. Yarinin yazi konusu belli en azindan.

Bugun genel olarak yuruyerek ev bakmakla gecti, Tavsiye edilen bir kac muhitte amacsizca dolastim. Her yer park bahce olunca dolasmasi da zevkli oluyor.

Neyse zorlama yazmaya gerek yok.Simdilik bu kadar.