23 Aralık 2013 Pazartesi

Z Raporu

Bir sene olmuş İsveç'e geleli. Tam 365 gün 6 saat değil elbette ama 365 günde 3'ün 5'in hesabını yapıp birbirimizi kırmanın da anlamı yok. Daha gelmeden önce karar vermiştim bu blogu yazmaya, hesapta her gün, hadi her gün olmasın haftada en az 3, 5 yazı olacaktı. Lakin ben yapacağımı söylediğim her şeyi yapsaydım dünya şimdi çok daha güzel bir yer olurdu. Sözlükte aç bak maymun iştahlının karşılığına mcg yazmıyorsa gel beni bul, garantisi benim...

Z raporu denilen şey günlük bildiğim kadarıyla, da hani şu dakika, şu saatte google abiye soramam aslı astarı hangisidir. Yıl bitiyor, muhasebesini yapacağız işte. Anladınız hepiniz.

En başta İsveç'e taşındım 2013 de. 2012'nin doksan artılarıydı. Collina saatine bakıyordu. Yine bu dönemler yani. Hep istemiştim Avrupa'da yaşamayı. İsveç özelinde konuşacak olursak, seviyorum sakinliğini. düzenini. Küçük şehir Malmö. Üç yüz bin ya var ya yok. Ben genişliği seven adamım. Bana uyuyor bu düzen. Aradığını buldum mu? Sorulması gereken soru bu sanırım. Zaten biraz da onun muhasebesini yapıyoruz.

En başta gezdim. Çok gezdim hemde. Singapur'a da gittim, kuzey kutup dairesinin kuzeyine de. Orta Doğu'yu da gördüm Avrupa'nın en canti şehirlerini de. Hindistan'da sadece bakarak midemin bulandığı nehirde yıkanan çocuklar da gördüm, Dubai'de oyuncakçıda altın kaplama uzaktan kumandalı araba da. 
Hayatımda ilk defa buz tutmuş göl gördüm; geçen hafta, aralıkta havuza girdim, güneşlendim. Henüz ekvatoru geçemedim. Kuzey ışıklarını göremedim.

Çok değişik yerlerde çok değişik insanlarla tanıştım. Onlarca milletten yüzlerce farklı insanla konuştum. Bir masada, bir İsveçli, bir Norveçli, bir Danimarkalı'ya; hanginiz gerçek Vikingsiniz diye sordum, istediğim cevabı alamadım. 

Çok güldüm, hiç ağlamadım. Somurttuğum oldu. Hiç kavga etmedim.

Çok güzel yemekler yedim. Biraz kilo aldım. İstediğim kadar spor yapamadım, ya da yapmadım.

Ütü yapmayı öğrendim. Cifle fayans sildim. Lan öyle saçma sapan şey mi olur? Dememeyi öğrendim. Bunu yılın büyük artılarından biri olarak muhasebe defterine geçebiliriz mesela.
Tecrübe diyorlar ya hani, hayat önce sınavı yapıyor sonra dersi veriyor, gibi büyük laflar ediyorlar. Onun çok da öyle olmadığını öğrendim. Zira hayatın sınavla notla işinin olmadığını anladım sanırım. Hayat yapılması gereken şeyler çıkarıyor karşınıza o kadar. Nasıl yaptığınız ne kadarını becerebildiğiniz ile hiç ilgilenmiyor. O biraz sizin, bizim problemimiz.

Dün spor salonunda, yanımda koşan siyah taytlı kızı saymazsak, hiç aşık olmadım. Hoşlandığım insanlar oldu elbet, zira boru değil İsveç'te yaşadık onca zaman, St. Petersburg'a gittik.
Bunu artıya mı eksiye mi yazmak lazım, karar veremedim.

Bir mcg klasiği olarak yine çok kararsız kaldım bu sene. Eksiye geçer üst sıralardan. Şu an şu dakika bile bir kaç gün içerisinde karar vermem gereken bir dolu iş var. Sevmiyorum. O yüzden çabuk karar vermek en iyisi. En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir demişler, bunun ne kadar saçma ve yanlış bir laf olduğunu uzun uzun, örneklerle, başka zaman anlatırım.

Sonuç olarak, evet aradığımı buldum. Hepsini değil belki, ama düşününce kim her aradığını kaybetmiş ki biz bulalım? İlk yılın muhasebe hedeflerini tutturmak zor olur diye düşünüyorum. Finans bilenlere sormak lazım. En azından zarar etmedik bu sene. Dükkan 2014'de açık. Maksat ayağımız alışsın.

2014'ün hedeflerini henüz açıklamadık. bir yazıda ondan çıkar bak.Hedef koymak iyidir. Beceremezsek bile 2014'ün muhasebesinde eksilere kolay ulaşırız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder