19 Aralık 2014 Cuma

Geyik Muhabbeti

En son geçen senenin muhasebesini yapmışız. 1 yıl olmuş yani buraya yazmayalı. Ne yazacak şey bulamamaktan ne de vakitsizlikten... Safi üşengeçlik.

Bu sene çok biraz değişik geçti, Geçiyor. Anlatsam inanmazsınız. o yüzden muhasebeyi buraya yapmayacağız. Bu sene defterler şeffaf değil. İtirazı olan maliyeye şikayet etsin.

Standart bir düzenin yok, muhasebe yapmaya da gelmedin, birader senin derdin ne?
Bilsem buraya gelip boş boş yazı yazmam değil mi? 'Bilse zaten ele güne sormaz" geçen günlerde okuyup şiar edindiğim bir söz öbeği.

Yazı yamak değişik iş. Konuşmak gibi değil. Konuşurken, her ne kadar tartıp konuşmaya çalışa da insan, en azından ağzının ayarı olanlar için bu söylediğim, tartmaya çok vakti olmuyor. O yüzden yanlış anlaşılmalar ya da İzansız şakalar çok oluyor konuşurken. Yazmak öyle değil. Vakit geniş, alan geniş. Bir kere ilk muhatabın sensin. Kırılmaca gücenmece yok. Alacak verecek yok arada. Sonra tartmaya, ölçüp biçmeye zaman çok. Milyon kere yaz, oku. Baktın meramını anlatamamışsın adam gibi, sil bir daha yaz. Olmadı mı? Bir daha yaz.O yüzden söyleyeceğini yazarak söylemek daha garanti iş.

Sonra yazarken öz eleştiri yapıyor insan. Misal şu an bile kendi kedime 'ne anlatıyorsun lan sen değişik" diye soruyorum. Hatta "ne anlatıyon lan sen değişik" diyorum ama bilgisayar altını çiziyor. düşün yani, yazmak o kadar kolay. Hata şansı çok düşük.

Ne kadar gereksiz, anlamız ve ucu bir yere varmayan bir yazı olursa olsun, silmemeye karar verdim. Arada açar okuyup feyz alırım. Nasıl ki geyik muhabbeti diye bir şey var, insan boş da olsa konuşmak istiyor, bu da benim kendi kendimle yaptığım geyik muhabbeti olsun. Hatta yazının başlığı da Geyik muhabbeti olsun, 23:07 CET itibari ile boştu başlık. Ne olsun diye düşünüyordum.

Bak işte yazmanın başka bir güzelliği de bu. Yazarken hiç alakası olmayan bir nokta, bambaşka bir sorunun cevabını buluyorsun. Büyük nimet. Şu bilgisayarı açıp bu yazı yazmak istememin tek sebebi bu senenin de muhasebesini yapmaktı üstelik. Daha girizgahta caydım. Olay bu noktaya geldi.

Başka mevzulardan da bu kadar kolay cayabilmeyi çok isterdim açıkçası. Bazen bir bakıyorum, daha karar vermeden vazgeçmişim olaydan, sonra başka zaman başka bir şeye bakıyorum, vazgeçmek için bütün ahval ve şerait müsait, Yer gök bir olmuş "vazgeç vazgeç" diye tempo tutuyor. Cık. Geçmem. İnat. Lan neyin inadı? Neyse.

O değil de, 2015 nasıl olacak lan acaba. Her sene aynı terane. Değişik bir şeyler olsa bu sene bari. Yazarken aklıma "becareful what you wish for..." lafı geldi, anında sildim bir sonraki cümleyi. Yukarıdaki önermeyi doğruladık işte. Ağzın, elin ayarı yok ama klavyenin sil tuşu var. Silmenin değeri büyük. Her şeyi böyle kolay silemezsin. Yeri geliyor dandik bir şarap dökülüyor bir yere onun bile lekesi kalıyor. Düşün ki ayarsız bir ağızdan çıkan lafın yaratacağı sıkıntıyı.

Vakit çok, yapacak iş yok. Daha yazarım yani. Ama siz okumazsınız. Ha okumasanız ne olur? Çok önemli değil aslında. Bugün yazı yazan kime sorsan aynısını söyler üç aşağı beş yukarı. "Ben kendim için yazıyorum" de o zaman neden bilumum mecrada reklamını yapıyorsun diye sorarlar adama.

Bu öz eleştiri ile noktayı koyuyorum. 2014 bitmeden bir tane daha yazasım var ama yalan olur büyük ihtimalle. Kendinize iyi bakın. Mutlu yıllar!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder