7 Ocak 2013 Pazartesi

Bisiklet

Çok daha havalı bir başlık atılabilirdi elbette. "Dört teker bedeni, iki teker ruhu taşır", ya da ne bileyim, "This one runs on fat and keeps you healty" vs. vs. Ben basit olsun istedim. Kendisi gibi basit. Bisiklet.

Bugün ilk defa işten eve bisikletle geldim. Ofisten bir arkadaşın artık kullanmıyorum diyerek bana getirdiği eski ama orta şeker bir şey. Malmö bisiklet yollarıyla ünlü, dümdüz bir şehir. Hatta Avrupa Birliğinden ödülleri bile var, bisiklet ile ilgili yaptıkları yatırımlar ve teşvikler için. Trafiğin bir parçası. Sayıca belki Hollanda ya da Çin kadar çok değil ama, trafiğin içerisindeki yeri açısından çok üst sıralarda. Olay artık "abi adamlarda bisikletliye saygı var" dan fazla, nasıl ki bizde trafik araba için var, burada bisiklet olayın parçası. Saygıya sevgiye gerek kalmıyor artık. Kabullenilmiş.

Neyse, işin sosyal boyutunu geçelim. Hangi konuda olursa olsun, işin sosyal boyutuna girince memleketi kurtarmaya doğru meylediyor muhabbet. Gerek yok şimdi.

En son ne zaman bisiklete bindin diye soracak olursanız, ben diyeyim orta okul, siz deyin hadi lise. 10 sene, belki daha fazla. Nasıl bir his olduğunu unutmuşum. Rüzgarın insan yüzüne o hızla çarpınca nasıl bir tebessüm bıraktığını iki pedal sonra hatırladım mesela. Vites değiştirince bütün orta şeker bisikletlerin ortak özelliği olan pedaldan gelen "Trak" sesini hatırlamam hızımı aldıktan sonraya tekabül etti. Halen ellerimi bırakabiliyor olduğumu test edebilecek cesareti takribi bir iki kilometre gittikten sonra buldum. Omur iliğe yazılan yeteneklerin üzerinden on sene geçse de unutulmadığını akabinde yüzümdeki kocaman sırıtışla hatırladım. Hatta biraz ileri gidip ön tekeri bile kaldırdım biraz ıssızca bir düzlükte!

Bu mutluluk eminim ki sabah olunca yerini laktik-asitin baldırlarda dolaşan o kekremsi tadına bırakacak. Bir kaç gün de baldır uyluk arasında dolaşmaya devam edecek. Neyse ki halk arasında hamlık denilen bu fizyolojik olguya yabancı değiliz. Patronumla şimdiden randevulaştık bile, sabah yol üzerinde bir yerde buluşup birlikte pedal basacağız ofise...

Aklımda yoktu şu paragrafa kadar ama dayanamadım, son bir sosyal tespitle bitireceğim. Porschesi olan adam, çalışanıyla birlikte ofise bisikletle gidiyor işte bu memlekette. Gerisini siz düşünün.

Porsche'ye daha çok var ama bakarsınız şöyle bir şey alabilirim her an!

Çocukken yaptığınız şeyleri yapmaya devam edin eğer bir yerlerde bıraktıysanız. En eğlenceli şeyleri o zibidiler yapıyor, yolda unutuyoruz!


1 yorum:

  1. Sosyal tespitlerle bezelenen bu yazıyı beğenmekle birlikte seni kıskandım. Ama zaten kıskanalım diye yapıyorsun; biliyoruz ;)

    Bisiklete binmeyi unuttuğumu söylesem inanır mısın peki? Geçenlerde bindim ve iki pedal bile çevirecek kadar üzerinde duramadım.

    YanıtlaSil